Çocukların İyi Hâli için Çalıştay

Akdeniz Üniversitesi, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu ortak organizasyonu ile 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü'nde Çocuk Hakları ve Refahı Çalıştayı düzenlendi. Benimde “çocuk yoksulluğu” üzerine konuşmacı olarak katıldığım çalıştaya toplam 175 uzman katıldı, çocuk yoksulluğu, eğitim sorunları, ihmal ve istismar gibi 14 farklı başlık altında masalar oluşturdu.

Çocuk Refahı Çalıştayı raporu geçtiğimiz hafta Doç. Dr. Mehtap Türkay, Prof. Dr. Memduh Sami Taner, Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Serap Kocaoğlu'nun da katılımıyla Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Antalya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan kamuoyuna duyuruldu. Çocuk hakları açısından baktığımızda durumun ne kadar içler acısı olduğu bir kez daha bu raporla da ortaya çıktı. Raporda özetle Türkiye'de her 3 çocuktan 1'i nin yoksul olduğu, Antalya'nın yoksul mahallelerinde yapılan bir araştırmada da 100 çocuktan yaklaşık 10'u'nun bodur, 100 çocuktan 7'si ‘nin ise beslenmeye bağlı obezite sorunu yaşamakta olduğunu vurgulandı. Oldukça kapsamlı hazırlanan raporda 14 masasını önerilerinden bir kısmını sizin için toparladım:

  • Çocuk yoksulluğuyla mücadelede yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, kamu kurumlarının iş birliği çocuğun iyi hali ve eşitsizliklerinin giderilmesi noktasında son derece önem arz etmektedir. Ayrıca çocuk yoksulluğuyla mücadelenin, tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek ötelenmesi çocukların yoksulluğunu derinleşecektir. Çocukların ve dolayısıyla toplumun geleceğinden tasarruf edilemez.
  • Milli Eğitim Şûrasında ‘öğrencilere ücretsiz yemek verilsin, temiz içme suyu sağlansın' şeklinde karar alınmasına karşın, bu karar hayata geçirilememiştir. Yetersiz beslenme, çocuğun okul için hazır bulunuşluğunu, akademik başarısını ve okula devamını da etkilemektedir, dünyada bu sorunların çözümü için en etkili ve en yaygın şekilde kullanılan müdahale programı “okul yemeği” uygulamasıdır.
  • Okul öncesi eğitim, yoksul mahallelerde yaşayan çocuklar için kolay ulaşılabilir olmalıdır.
  • Her devlet okulu için mutlaka sosyal hizmet uzmanı istihdam edilmeli, okul sosyal hizmeti programı hayata geçirilmelidir.
  • Çocuk yoksulluğuyla mücadelede yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin, kamu kurumlarının iş birliği çocuğun iyi hali ve eşitsizliklerinin giderilmesi noktasında son derece önem arz etmektedir.
  • Çocuk yoksulluğuyla mücadelenin, tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek ötelenmesi çocukların yoksulluğunu derinleşecektir. Çocukların ve dolayısıyla toplumun geleceğinden tasarruf edilemez.
  • Çocuk işçiliği sosyal, ekonomik, kültürel ve sağlık boyutlarıyla ele alındığında ciddi ve karmaşık bir sorundur. Şunu belirtmek isteriz ki iyileştirme çalışmaları kontrolsüz bir çocuk işçiliği alanı yaratılmasına neden olabilir. Bu nedenle özellikle yoksul ailelerde kadının güçlendirilmesi, kadının istihdamda çocukların yerine yer alması çocuk işçiliği ile mücadelenin hedefe alınmasını sağlayabilir. Çocuk işçiler, okula devam eden yaşıtları gibi örgün eğitim içerisinde olmalıdırlar.
  • Okullarda temiz ve içilebilir suya erişimin sağlanması (Arıtıcı ve sebil kullanımı...),
  • Çocuk istismarı ve ihmali konusunda risk altındaki aileleri ve çocukları saptayacak erken müdahale ve önleme programları geliştirilmesi önemli bir önceliktir. Aile destek programları, ebeveynlik eğitimleri ve ekonomik destekler bu kapsamda yer alabilir. Mağdurların psikolojik destek ve danışmanlık hizmetlerine ücretsiz ulaşmalarını sağlamak da önemli önceliklerden biridir.
  • Çocukların madde kullanımı ile mücadelede bağımlılıkla mücadele eylem planlarının hayata geçirilmesi, sürdürülebilirliği ve denetlenebilirliği üzerinde önemle üzerinde durulması gereken noktalardır.
  • Ailelerin ve eğitimcilerin dijital bağımlılık konusunda danışmanlık alabileceği bir ağ kurulmalıdır.
  • Okullarda güvenli ve destekleyici bir öğrenme ortamını sağlamak için öğretmen, çocuk gelişimci, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyolog, sağlık profesyonelleri ve eğitim koçları ile iş birliği ile okul sosyal hizmeti birimi geliştirilerek öğrencilere psiko-sosyal destek verilmelidir.
  • İntiharla mücadelede özellikle medyada intihar haberlerinin paylaşılma şeklinin ele alınması, intiharın önlenebilir olduğuna dair toplumsal farkındalık çalışmalarının yapılması ve intiharı önleme konusunda doğru bilgilere ulaşılabilecek materyallerin artırılması gerekmektedir.
  • Çocuk ceza infaz kurumlarının şehrin dışında yer alması, kurumlar arası koordinasyon ve iletişim yetersizliği, çocukların tahliye kararının günün herhangi bir saatinde gece geç saatlerde alınması nedeniyle çocuğun evine ulaşımında soruna neden olması
  • Koruma altına alınan çocuk sayısının son yıllarda giderek arttığı uzmanlarca belirtilmiştir. O nedenle çocuk sahibi olmanın nasıl bir sorumluluk gerektirdiğini, anne babanın duygularıyla nasıl başa çıkacağını ve çocuğun sağlıklı bir ortamda büyümesi için neler gerektiğini işleyen Ebeveynlik eğitimine tabi tutulması masamızca önerilmiştir.
  • Başta ekonomik kaynaklı sorunlar olmak üzere; okul, öğretmen-eğitim ve idare kaynaklı sorunlar ile sınav-gelecek kaygısı, spor, sosyal faaliyet ve kültür-gençlik temelli problemlerle ilişkili olduğu saptanmıştır. Öğrenme motivasyonunu sürdürememe ve ev-aile ortamında yaşanan bazı sorunlar için psikolojik ve rehberlik desteğini alamamaları veya meslek alanlarına yönelik tercih sürecinde okul rehberlik sisteminden daha çok ilgi ve destek almaya ihtiyaç ifade etmişleridir.

Son olarak söyleyeceğim şu, yoksulluk derinleşiyor ve bundan da en çok çocuklar etkileniyor, önlem alınmadığı sürece etkilenmeye de devam edecekler.

Çocuğun geleceği, ülkenin geleceği ise önceliğimiz çocuklar olmalı...

Kaynak: Fikir Gazetesi (Twitter)